celcelutiye

بَدَأْتُ بِِبِسْمِ اللهِ رُحِى بِهِ اهْتَدَتْ
إِلَى كَشْفِ أَسْرَارٍ بِبَاطِنِهِ انْطَوَتْ

Bede’tü bibismillêhi rûhi bihî nehtedet
İlê keşfî esrarin bibatinihi intavet

  1. Bismillah ile başladım; ruhum, O’nun sayesinde o besmele içinde saklı olan çok sırları keşfetti.

وَصَلَّيْتُ بِالثَّانِي عَلَى خَيْرِ خَلْقِهِ
مُحَمَّدِ مَنْ زَاحَ الضَّلاَلَةَ وَالْغَلَتْ

Ve salleytü fişşani ala hayrü halkihi
Muhammedin men zahaddalalete velğalet

  1. İkincisinde O’nun yarattıklarının en hayırlısı olan Hz. Muhammed’e salavat getirdim. O Muhammed ki (dünyadan) bütün dalalet ve yanlışlıkları gidermiştir.

إِلَهِي لَقَدْ أَقْسَمْتُ بِاسْمِكَ دَاعِياً
بِآجٍ وَمَاهُوجٍ جَلَتْ فَتَجلْجَلَتْ

İlahi lekad aksemtü biismike daiyen
Biacin ehvecin celcelutin helhelet

  1. Ey İlâhım, Senin ismine dayanarak dua ettim. Hep açık olan ve gittikçe parlayan Ehad ve Bedi’ isimlerinle Sana yalvarıyorum.

سَأَلْتُكَ بِالاِسْمِ الْمُعَظَّمِ قَدْرَهُ
وَيَسِّرْ أُمُورِي يا إِلَهِي بِصَلْمَهَتْ

Seeltüke bil ismil âzâmi gadruhû
Ve yessir umrî yê elihî bisalmehet.

  1. Kadîr ve şanı yüce olan isminle Senden istedim. Ey güçlü (kadîr) Allah’ım, Sen islerimi kolaylaştır.

وَيَا حَيُّ يَا قَيُّومُ أَدْعُوكَ رَاجِياً
بِاجٍ أَيُوجٍ جَلْجَلِيُّوتٍ هَلْهَلَتْ

Ve yê hayyü yê gayyûmu ed’ûke râcian
Biêvin eyûcin celceliyyûtin helhelet

  1. Ey Hayy ve Kayyûm olan Allah’ım, daima, umut ederek Sana yalvarıyorum. Ehad ve Bedi’ isimlerini şefaatçi yaparak yüksek sesle bağırıp Sana yalvarıyorum.

بِصَمْصَامٍ طَمْطَامٍ وَيَا خَيْرَ بَازِخٍ
بِمِحْرَاثٍ مِهْرَاشٍ بِهِ النَّارُ أُخْمِدَتْ

Bisamsâmin tamtâmin ve yê [k]hayra bêzi[k]hin
Bimihrâsi mihrâsin bihin-nêru u[k]hdimet

  1. Denizin ortasına vurulan kılıç gibi olan isimlerinle ey yaratanların en hayırlısı [a]olan Allah’ım; hadiseleri yönlendiren, savaş ve barışı sağlayan isimlerinle Sana yalvarıyorum ki, bu fitne ateşi söndürülsün!

بِآجٍ أَهُوجٍ يَا إِلَهِي مُهَوِّجٍ
وَيَا جَلْجَلُوتٍ بِالإِجَابَةِ هَلْهَلَتْ

Biâcin ehûcin yâ ilâhî muhevvicin
Ve yâ celcelûtin bil icâbeti helhelet.

  1. Ey İlâhim, her derde, her ise ânında müdahale eden ve süratli bir şekilde icabet eden Allah, Ehad ve Bedi’ isimlerinle sana yalvarıyorum.

لِتُحْيِى حَيٰوةَ الْقَلْبِ مِنْ دَنَسٍ بِهِ
بِقَيُّومٍ قَامَ السِّرُّ فِيهِ وَ اَشْرَقَتْ

Lituhyî hayâtel kalbi min denesin bihî
Bigayyûmin gâmessirru fîhî ve eşragat

  1. Ki kalbin hayatını canlandırasın, yani ondaki kirleri gideresin. Kayyûmiyetinle onu ayakta tutasın, o kayyûmiyet sırrı onda hep var kalsın ve daima parlasın.

عَلَىَّ ضِيَاءٌ مِنْ بَوَارِقِ نُورِهِ
فَلاَحَ عَلَى وَجْهِى سَنَاءٌ وَ اَبْرَقَتْ

Aleyye ziyâun min bevêrigi nûrihî
Feleha alê vechî senâün ve ebragat

  1. Bu Hayy ve Kayyûm nûrunun çok şimşeklerinden bir ziya üzerime parladı, yüzüme (kalbime) bir parıltı geldi ve şimşek çaktı.

وَ صُبَّ عَلَى قَلْبِى شَآبِيبُ رَحْمَةٍ
بِحِكْمَةِ مَوْلٰينَا الْكَرِيمِ فَاَنْطَقَتْ

Ve subbe alê kalbî şeâbîbu rahmetin
Bihikmeti mevlânel kerîmi feentagat

  1. Ve kalbimin üzerine rahmet sağanakları döküldü. Kerîm olan, Mevlâ’mız Allah’ın hikmetiyle… Ve bu şekilde, bu rahmet, hikmet, kerem hakikatleri konuştular.

اَحَاطَتْ بِىَ الْاَنْوَارُ مِنْ كُلِّ جَانِبٍ
وَ هَيْبَةُ مَوْلٰينَا الْعَظِيمِ بِنَا عَلَتْ

Ehâtat bihil envêru min külli cânibin
Ve heybetü mevlênêl azîmi binâ alet.

  1. Bundan sonra her yönden Nurlar beni kuşattı. Ve büyük olan sahibimiz Allah’ın haşmeti, bizi yüceltti.

فَسُبْحَانَكَ اللّٰهُمَّ يَا خَيْرَ خَالِقٍ
وَ يَا خَيْرَ خَلَّاقٍ وَ اَكْرَمَ مَنْ بَغَتْ

Fesübhânekellâhümme yê [k]hayra [k]hâligin
Ve yê [k]hayra [k]hallâgin ve ekrame men beat.

  1. Allah’ım Seni tenzih ederim, Sen yaratanların en hayırlısısın. Ve çok mükemmel bir şekilde çok çok yaratansın ve biat (antlaşma) yapanların en iyisisin!

فَبَلِّغْنِى قَصْدِى وَ كُلَّ مَأٰرِبِى
بِحَقِّ حُرُوفٍ بِالْهِجَاءِ تَجَمَّعَتْ

Febelliğinî gasdî ve külle merâribî
Bihaggi hurûfin bilhîcâi tecemmeat.

  1. Allah’ım, beni maksadıma ulaştır, bütün ihtiyaçlarımı gider. Hece harfleri seklinde toplanan Hurûf-u Mukattaa hakki için…

بِسِرِّ حُرُوفٍ اُودِعَتْ فِي عَزِيمَتِى
بِنُورِ سَنَاءِ الْاِسْمِ وَ الرُّوحِ قَدْ عَلَتْ

Bisırri hurûfin ûdiat fî azîmetî
Binûri nûri senâil ismi verrûhi gad alet

  1. Muskama emanet olarak bırakılan harflerin sırrı hürmetine; İsimlerinin nûrunun parlaklığı hürmetine; yüce olan Ruhların hürmetine;

اَفِضْ لِى مِنَ الْاَنْوَارِ فَيْضَةَ مُشْرِقٍ
عَلَىَّ وَ اَحْيِى مَيْتَ قَلْبِى بِطَيْطَغَتْ

Efizli min’el envari ya rabbi feyzuhü
Bissirri ve ahya meyyiti kalbi bisalsalat

  1. Bana nurlardan parlak bir feyiz akıt; üzerime gelsin, Nûr isminle kalbimin ölülüğünü dirilt!

Elê ve elbisennî heybeten celâleten
Ve küffe yedel eğdâi annî bialmehet

  1. Ey Allah’ım, bana bir heybet ve celâl giydir. Düşmanların ellerini ilim sayesinde benden uzaklaştır.

اَلَا وَ اَلْبِسَنِّى هَيْبَةً وَ جَلَالَةً
وَ كُفَّ يَدَا الْاَعْدَاءِ عَنِّى بِعَلْمَهَتْ

Elê vehcubennî min aduvvin ve hâsedin
Bihaggi şemâ[k]hin eşme[k]hin sellemet semet.

  1. Allah’ım, benimle her nevi düşman ve kıskançlık arasına perde koy, yüce olan ve barışı sağlayan Kadîr ve Azîz isimlerinin hürmetine!

بِنُورِ جَلَالٍ بَازِخٍ وَ شَرَنْطَخٍ
بِقُدُّوسِ بَرْكُوتٍ بِهِ الظُّلْمَةُ اَنْجَلَتْ

Binûri celâlin bêzi[k]hin ve şeranta[k]hin
Biguddûsi berkûtin bihiz-zulmetuncelet.

  1. Tecelli etmekte olan Celâl ve büyüklüğünün nûruyla; Merhamet ve Şefkatinle; çok çok bereketli olan Kuddüs isminle, Sen bu karanlıkları aydınlığa çevir.

اَلَا وَ اقْضِ يَا رَبَّاهُ بِالنُّورِ حَاجَتِى
بِنُورِ اَشْمَخٍ جَلْيًا سَرِيعًا قَدِ انْقَضَتْ

Elê vagdi yâ rabbehû binnûri hâcetî
Binûri eşme{k]hin celyen serîan gadingadat.

  1. Ey bu milletin Rabbi olan Allah’ım, Sen Nûr ile ihtiyacımı yerine getir. Öyle bir Nûr ki, tecellisi seri olur. Ve hemen iş biter.

بِيَاهٍ وَ يَايُوهٍ نَمُوهٍ اَصَالِيًا
وَ يَا عَالِيًا يَسِّرْ اُمُورِى بِصَيْصَلَتْ

Biyêhin ve yêyûhin nemûhin esâliyen
ve yê âliyen yessie umûrî bisaysalet

  1. Her bir peygamberini bir İsm-i A’zâm’a mazhar edip onları mucizelerle muvaffak ettiğin gibi, Sen Kâfi isminle islerimi kolaylaştır.
    (Mucize değil de Sen bana yetersin!)

وَ اَمْنَحْنِى يَا ذَاالْجَلَالِ كَرَامَةً
بِاَسْرَارِ عِلْمٍ يَا حَلِيمُ بِكَ انْجَلَتْ

Ve emnihnî yêzel celâli kerâmeten
Biesrâri ilmin yê hâlimu bikencelet

  1. Ey yüce büyüklük Sahibi, Sen sadece bana (ilmî) bir keramet ver; ilim esrarı bana açılsın çünkü Sen bütün akılların ve zekâların sahibisin. Onlar ancak Seninle açılıyorlar.

وَ خَلِّصْنِى مِنْ كُلِّ هَوْلٍ وَ شِدَّةٍ
بِنَصِّ حَكِيمٍ قَاطِعِ السِّرِّ اَسْبَلَتْ

Ve [k]hallisnî min külli hevlin ve şiddetin
Binassi hakîmin gâtiisırri esbelet

  1. Beni her türlü korku ve şiddetten kurtar; esprisi, kesin olan, hikmetli bilimsel ve kuşatıcı bir söz ile…

وَ اَحْرِسْنِى يَا ذَا الْجَلَالِ بِكَافِ كُنْ
اَيَا جَابِرَ الْقَلْبِ الْكَسِيرِ مِنَ الْخَبَتْ

Ve ehrisnî yêzel celâli bikêfi kun
E yâ cêbiral galbil kesîri minel [k]habet

  1. Ey Celâl Sahibi Allah’ım, beni kün kef’ i ile koru, ey heybetten ve başarısızlıktan dolayı kırılan kirik kalpleri tamir eden ve onları canlandıran Allah’ım!

وَ سَلِّمْ بِبَحْرٍ وَ اَعْطِنِى خَيْرَ بَرِّهَا
فَاَنْتَ مَلَاذِى وَالْكُرُوبُ بِكَ اَنْجَلَتْ

Ve sellim bibahrin ve ağtînî [k]hayra berrihê
Feente melâzî velkurûbi bikencelet

  1. Bana (ilimden) bir deniz ver ve o denizin karasının en hayırlı kısmını bana nasip et; çünkü Sen benim sığınağımsın ve bütün sıkıntılar, ancak Seninle gider…

وَصُبَّ عَلَىَّ الرِّزْقَ صَبَّةَ رَحْمَةٍ
فَاَنْتَ رَجَاءُ الْعَالَمِينَ وَلَوْ طَغَتْ

Ve subbe aleyyer-rizga sabbete rametin
Feente racêul âlimîne velev tağat

  1. Ve üzerime rızkı rahmet seli gibi yağdır. Çünkü insanlar azsa da Sen onların umudusun.

وَ اَصْمِمْ وَ اَبْكِمْ ثُمَّ اَعْمِ عَدُوَّنَا
وَ اَخْرِسْهُمْ يَا ذَا الْجَلَالِ بِحَوْسَمَتْ

Ve esmim ve ebkim sümme ağmi aduvvenê
Vee[k]hrishum yêzel celâli bihavsemet

  1. Sen düşmanlarımızı sağır, dilsiz ve kör et; (bizim ne yaptığımızı bilmesinler…) Ey güçlü Allah’ım, Sen Celâl ve büyüklüğünle onları kekeme eyle! (Millete yanlışı anlatmasınlar!)

وَ فِي حَوْسَمٍ مَعَ دَوْسَمٍ وَ بَرَاسَمٍ
تَحَصَّنْتُ بِالْاِسْمِ الْعَظِيمِ مِنَ الْغَلَتْ

Ve fî havsemin mea devsemin veberâsemin
Tehassentu bil ismil azîmi minel ğalat

  1. Alîm ve Ganî isimlerinle beraber Kudretinin dairesinde, İsm-i Azâm’ınla yanlış yapmaktan korundum.

وَ اَلِّفْ قُلُوبَ الْعَالَمِينَ جَمِيعَهَا
عَلَىَّ وَ اَعْطِنِى الْقَبُولَ بِشَلْمَهَتْ

Veeğtif gulûbel âlimîne biesrihê
Aleyye ve elbisennî gabûlen bişelmehet

  1. Bütün insanların kalplerini üzerime cevir. Ve Selâm isminin hürmetine bana onlardan bir kabul duygusu nasip et!

وَ يَسِّرْ اُمُورِى يَا اِلٰهِى وَ اَعْطِنِى
مِنَ الْعِزِّ وَ الْعُلْيَا بِشَمْخٍ وَ اَشْمَخَتْ

Ve yessir umûranê yê ilêhî ve ağtinê
Minel izzi vel ulyê bişem[k]hin veeşme[k]hat

  1. Ya İlâhî islerimi kolaylaştır ve bize izzet ve yücelik ver. Alî ve A’lâ isimlerinin hürmetine!…

وَ اَسْبِلْ عَلَيْنَا السَّتْرَ وَاشْفِ قُلُوبَنَا
فَاَنْتَ شِفَاءٌ لِلْقُلُوبِ مِنَ الْغَثَتْ

Ve esbil aleynês-setra veşfi gulûbenê
Feente şifâün lilgulûbi minel ğaset.

  1. Ve üstümüze örtünü sarkıtıver; kalplerimize şifa ver; Sen, korkulardan dolayı hastalanan kalplere şifanın ta kendisisin!

وَ بَارِكْ لَنَا اللّٰهُمَّ فِي جَمْعِ كَسْبِنَا
وَ حُلَّ عُقُودَ الْعُسْرِ بِيَايُوهٍ اِرْتَحَتْ

Ve bâriklenallâhümme fî cem’i kesbinê
Ve hulle ugûdel usri biyêyûhi irtehat

  1. Ey Allah’ım, bütün çalışmalarımızı bize bereketli kil ve her şeyi kolaylaştıran Hû isminle bütün zorluk düğümlerini çöz!

بِيَاهٍ وَ يَا يُوهٍ و يَا خَيْرَ بَازِخٍ
وَ يَا مَنْ لَنَا الْاَرْزَاقُ مِنْ جُودِهِ نَمَتْ

Biyêhin ve yê yûhin ve yê [k]hayra bêzi[k]hin
Ve bê men lenel erzâgu min cûdihî nemet

  1. Ey İlâhî, Allah, Hû, Hêyra’l-Hâlikîn isimlerinle ve bütün rızıkların, güzelliklerin onun cömertlik hazinesinden gelişip gelen Cevad isminle Sana yalvarıyorum.

نَرُدُّ بِكَ الْاَعْدَاءَ مِنْ كُلِّ وِجْهَةٍ
وَ بِالْاِسْمِ تَرْمِيهِمْ مِنَ الْبُعْدِ بِالشَّتَتْ

Neruddu bikel eğdâe min külli vichetin
Vebil ismi termîhim minel buğdi bişşatet

  1. Senin gücünle, her yönden gelen bütün düşmanları reddediyoruz, geri gönderiyoruz! Ve Sen İsm-i Azâm’ınla, uzaktan onlara vurup, onları dağıtıyorsun!

وَ اَخْذِلْهُمْ يَا ذَا الْجَلَالِ بِفَضْلِ مَنْ
اِلَيْهِ سَعَتْ ضَبُّ الْفَلَاةِ وَ قَدْ شَكَتْ

Ve e[k]hazilhüm yêzel celêli bi fadli men
İleyhi seat dab’ül felâti vegad şeket

  1. Ya Rabbi, ya Ze’l-Celâl Allah’ım, çöl kelerinin gelip kendisine şikayette bulunduğu, Hz. Muhammed hürmetine Sen o düşmanlarımızı rahmetinden mahrum et! (onları başarısız kıl!)

فَاَنْتَ رَجَائِى يَا اِلٰهِى وَ سَيِّدِى
فَفُلَّ لَمِيمَ الْجَيْشِ اِنْ رَامَ بِى عَبَتْ

Feente recâî yê ilêhî ve seyyidî
Fefulle lemîmel ceyşi in râme bî abet

  1. Ya İlâhî, umudum Sensin, efendim Sensin; eğer bana tam isabet edecek bir ok atmak istemişlerse, Sen onların okunu yamult! (Onlara dönsün!)

وَ كُفَّ جَمِيعَ الْمُضِرِّينَ كَيْدَهُمْ
وَ عَنِّى بِاَقْسَامِكَ حَتْمًا وَ مَا حَوَتْ

Ve küffe cemîal mudirrîne keydehum
Veinnî biigsêmike hatmen vemê havet

  1. Ya Rabbi, kesin olan iraden ile bütün zarar verenlerin tuzaklarını ve içlerinde sakladıkları kinlerini benden çevir.

فَيَا خَيْرَ مَسْؤُولٍ وَ اَكْرَمَ مَنْ اَعْطَى
وَ يَا خَيْرَ مَأْمُولٍ اِلَى اُمَّةٍ خَلَتْ

Feyê [k]hayra mes’ûlin ve ekrame men eğtâ
Ve yê [k]hayra me’mûlin ilê ümmetin [k]halet

  1. Ey kendilerinden dilekte bulunulanların en hayırlısı ve ihsan edenlerin en hayırlısı; ey umut edilenlerin en hayırlısı, Sen gelmiş geçmiş bu ümmete rahmet eyle! (onları basarili kil!)

اَقِدْ كَوْكَبِى بِالْاِسْمِ نُورًا وَ بَهْجَةً
مَدٰى الدَّهْرِ وَ الْاَيَّامِ يَا نُورُ جَلْجَلَتْ

Egit kevkebî bil ismi nûran ve behceten
Mededdehri vel eyyâmi yê nûru celcelet

  1. İsmi Nûr ve güzellik olan yıldızımı parlat; günler ve çağlar boyunca, ey sürekli parlayan Nûr olan Allah’ım!

بِاٰجٍ اَهُوجٍ جَلْمَهُوجٍ جَلَالَةٍ
جَلِيلٍ جَلْجَلِيُّوتٍ جَمَاهٍ تَمَهْرَجَتْ

Biêcin ehûcin celmehûcin celêleten
Celîlin celceliyyûtin cemêhin temehracet

  1. Ey Ehad, Bedi,Aziz ve Celil olan Allah’ım Sen’in bütün güzel isimlerin sonsuz haşmet ve azametiyle sürekli parlamaktadır.

بِتَعْدَادِ اَبْرُومٍ وَ سِمْرَازِ اَبْرَمٍ
وَ بَهْرَتِ تِبْرِيزٍ وَ اُمٍّ تَبَرَّكَتْ

Bitağdêdi ebrûmin ve simrâzi ebramin
Ve behratin tibrîzin ve ümmin teberraket

  1. Ey Evvel ve Ahir olan Allah’ım bütün mahlukatın arzu ve ihtiyaçlarına cevap veren güzel isimlerini anarak onların bereketine sığınıyorum.

تُقَادُ سِرَاجُ النُّورِ سِرًّا بَيَانَةً تُقَادُ سِرَاجُ السُّرْجِ سِرًّا تَنَوَّرَتْ

Tugâdu sirâcunnûri sırran beyâneten
Tugâdû sirâcussurci sırran tenevverat

  1. Nûr lambası, tutuşturuluyor, gizlice açıklanıyor. Lambaların lambası tutuşturuluyor, gizlice aydınlanıyor.

بِنُورِ جَلَالٍ بَازِخٍ وَ شَرَنْطَخٍ
بِقُدُّوسِ بَرْكُوتٍ بِهِ النَّارُ اُخْمِدَتْ

Binûri celêlin bêzi[k]hin ve şeranta[k]hin
Biguddûsi berkûrin bihinnêru u[k]hmidet

  1. Celâl ve Hêlik isimlerinin nûruyla ve kibriyânla; çok bereketli olan Kuddüs ismiyle; bu fitne ateşi söndürüldü.

بِيَاهٍ وَ يَا يُوهٍ نَمُوهٍ اَصَالِيًا
بِطَمْطَامٍ مِهْرَاشٍ لِنَارِ الْعِدَا سَمَتْ

Biyêhin ve yê yûhin nemûhin esâliyen
Bitamtâmi mihrâşin linêril idâsemet

  1. Ma’bud-u bilhak (el-ilah) Hu, Samed, Zu’l-Batş (düşmanlarını kıskıvrak yakalayan) Cebbar (hükmüne karşı konulmaz) ve Halim olan Zatın yardımıyla (o nur) düşmanlarının ateşini bastıracak.

بِهَالٍ اَهِيلٍ شَلْعٍ شَلْعُوبٍ شَالِعٍ
طَهِىٍّ طَهُوبٍ طَيْطَهُوبٍ طَيَطَّهَتْ

Bihêlin ehillî şel’in şel’ûbin şêliin
Tahiyyin Tahûbin taytahûbin tayettahet

  1. Gerçek Ma’bud, Hak olan ve hakkı gerçekleştiren, Cemil, Vedud ve Mucib olan Zatın yardımıyla insanlara kendisini sevdirecektir.
  2. Ey Kayyum ve Vekil olan ve bütün ayetlerinin hikmetlerini yalnız kendisi bilen Allah’ım Hannan isminin hürmetine dualarımızı kabul et.

اَنُوخٍ بِيَمْلُوخٍ وَ اَبْرُوخٍ اُقْسِمَتْ
بِتَمْلِيخِ اٰيَاتٍ شَمُوخٍ تَشَمَّخَتْ

Enû[k]hin biyemlû[k]hin ve ebrû[k]hin ugsimet
bitemlî[k]hi êyêtin şemû[k]hin teşemme[k]hat

  1. Ey bütün sırlara vakıf olan Allah’ım Mübdi ve Müid isimlerinin hürmetine bize şefkat ve merhametinle muamele et.

اَبَازِيخَ بَيْذُوخٍ وَ زَيْمُوخٍ بَعْدَهَا
خَمَارُوخٍ يَشْرُوخٍ بِشَرْخٍ تَشَمَّخَتْ

Ebêzî[k]ha beyzû[k]hin ve zeymû[k]hin bağdehê
[k]hamêrû[k]ha yeşrû[k]hin bişer[k[hin teşemme[k]hat

  1. Her hak sahibinin hakkını layıkıyla veren, her varlığın ihtiyacını adaletle gideren Adl. Ve haklıyı haksızdan ayıran, hüküm sahibi Hakem isimlerinin tecellisiyle dünya tahripten kurtulur ve tamir edilir.

بِبَلْخٍ وَ سِمْيَانٍ وَ بَازُوخٍ بَعْدَهَا
بِذَيْمُوخٍ اَشْمُوخٍ بِهِ الْكَوْنُ عُمِّرَتْ

Bibel[k]hin ve simyênin zebêzu[k]hin bağdehê
Bizeymû[k]hin eşmû[k]hin bihîl kevnü ummirat

  1. Hak ism-i şerifin hürmetine duamı kabul buyur, benim yanımda ol, düşmanlarıma karşı bana kâfi gel; çünkü artık onlar çok ileri gittiler.

بِشَلْمَخَتٍ اِقْبَلْ دُعَائِى وَ كُنْ مَعِى
وَ كُنْ لِى مِنَ الْاَعْدَاءِ حَسْبِى فَقَدْ بَغَتْ

Bişelme[k]hatin (ni)gbel duâî ve kün meî
Ve kün lî minel ağdêi hasbî fegad beğat

  1. Selâm isminle duamı kabul et ve benimle beraber ol; düşmanlara karşı bana Sen kâfi gel; çünkü onlar çok azdılar.

فَيَا شَمْخَثَا يَا شَمْخَثَا اَنْتَ شَمْلَخَا
وَ يَا عَيْطَلَا هَطْلُ الرِّيَاحِ تَخَلْخَلَتْ

Feyê şem[k]hasê yê şem[k]hasê ente şemle[k]hâ
Ve yê aytalê hetlur-riyâhi te[k]hal[k]halet

  1. Ey yüceler yücesi, Sen gerçekten yücesin; Sen gerçek Haksin, diğer işler sadece araya giren bir rüzgar esintisi gibidir.

بِكَ الْحَوْلُ وَ الصَّوْلُ الشَّدِيدُ لِمَنْ اَتَى
لِبَابِ جَنَابِكَ وَ الْتَجَى ظُلْمَةُ انْجَلَتْ

Bikel havlu vessavluş-şedîdu limen etê
Liebi cenâbike veltecê zulmetüncelet

  1. Senin dergahına gelen ve iltica eden bütün havl (kasdî güç) ve şiddetli saldırı, ancak Seninledir ve Senin bu kuvvetinle ancak zulmet dağılır.

بِطٰهٰ وَ يٰسۤ وَ طٰسۤ كُنْ لَنَا
بِطٰسۤمۤ لِلسَّعَادَةِ اَقْبَلَتْ

Bi tâ-hâ ve yâ-sîn ve tâ-sîn kün lenê
ve tâ-sîn-mîm lisseâdeti egbelet

  1. Tâhâ, Yâsîn ve Tâsîn ile bizim için ol, mutluluğumuz için Tâ Sîn Mîm ile bize dön!

وَ كَافٍ وَ هَايَاءٍ وَ عَيْنٍ وَ صَادِهَا
كِفَايَتُنَا مِنْ كُلِّ عَيْنٍ بِنَا حَوَتْ

Ve kêfin ve hê yêin ve aynin ve sâdihâ
Kifâyetünê min külli aynin binê havet

  1. Kâf Hâ Yâ Ayn ve Sadlarıyla; bizi kuşatan her kötü gözden korunuruz!

بِحَامِيمَ عَيْنٍ ثُمَّ سِينٍ وَ قَافِهَا
حِمَايَتُنَا مِنْ كُلِّ سُوءٍ بِشَلْمَهَتْ

Bi hâ mîmin aynin sümme sînin ve gâfihê
Himâyetünê min külli sûin bişelmehet

  1. Hâ Mîm, Ayn sonra Sîn ve Kaflarıyla; Selâm isminle her nevi kötülükten korunuruz!

بِقَافٍ وَ نُونٍ ثُمَّ حَامِيمٍ بَعْدَهَا
وَ فِي سُورَةِ الدُّخَانِ سِرًّا قَدْ اُحْكِمَتْ

Bi gâfin ve nûnin sümme hâ mîmin bağdehê
Ve fî surâtid-du[k]hâni sirran gad uhkimnet

  1. Kaf ve Nûn ve onlardan sonraki Hâ Mîm ile yine korunuruz, Ve Duhan suresinde sağlam bir sır vardır.

بِاَلِفٍ وَ لَامٍ وَ النِّسَاءِ وَ عُقُودِهَا
وَ فِي سُورَةِ الْاَنْعَامِ وَ النُّورِ نُوِّرَتْ

Bi êlifin ve lâmin vennisêi veugûdihê
Ve fî sûretil en’âmi vennûri nuvvirat

  1. Elif Lam ile ve Nîsâ sûresiyle ve Mâide ukûduyla; En’âm ve Nûr surelerinde bir nur parlamıştır.

وَ اَلِفٍ وَ لَامٍ ثُمَّ رَاءٍ بِسِرِّهَا
عَلَوْتُ بِنُورِ الْاِسْمِ مِنْ كُلِّ مَا جَنَتْ

Ve êlifin ve lâmin sümme râin bisirrihê
Alevtü binûril ismi min külli mê cenet

  1. Elif Lâm sonra peşlerindeki Ra sırrıyla; Nûr isminle bütün (süflî) ruhanilerin üstüne çıktım.

وَ اَلِفٍ وَ لَامٍ ثُمَّ مِيمٍ وَ رَائِهَا
اِلٰى مَجْمَعِ الْاَرْوَاحِ وَ الرُّوحِ قَدْ عَلَتْ

Ve êlifin ve lâmin sümme mîmin ve râihê
İlê mecmail ervâhi verrûhu gad alet

  1. Elif Lam sonra Mîm ve Ra’sı ile Ruhların mecmaina yükseldim. Fakat gerçek Ruh çok yücedir.

بِسِرِّ حَوَامِيمِ الْكِتَابِ جَمِيعِهَا
عَلَيْكَ بِفَضْلِ النُّورِ يَا نُورُ اُقْسِمَتْ

Bisırrin havêmîmil kitêbi cemîihê
Aleyke bifadlinnûri yê nûru ugsimet

  1. Kitabin (Kurân’ın) bütün Hâ Mîm’lerinin sırrıyla üzerime Nûr isminin fazlı aksin, ey bölümlere ayrılmış Nûr!

بِعَمَّ عَبَسَ وَ النَّازِعَاتِ وَ طَارِقٍ
وَ فِي وَالسَّمَاءِ ذَاتِ الْبُرُوجِ وَ زُلْزِلَتْ

Biamme abese vennêziâti ve târigin
Ve fî vessemêi zâtil burûci ve zulzilet

  1. Amme, Abese, Nâziat ve Târik sûrelerinle Ve’s-semâ-i Zâti’l-Burûc ve Zilzal sûreleri hürmetine;

بِحَقِّ تَبَارَكَ ثُمَّ نُونٍ وَ سَائِلٍ
وَ فِي سُورَةِ التَّهْمِيزِ وَ الشَّمْسِ كُوِّرَتْ

Bihaggi tebêrake sümme nûnin ve sêilin
Ve fî sûretitt-tehmîzi veşşemsi kuvvirat

  1. Tebâreke, sonra Nûn sonra Seele Sâil sûreleri hürmetine. Hümeze, Ve’s-semsi Küvvirat surelerinin hakkı için;

وَ بِالذَّارِيَاتِ الذَّرِّ وَ النَّجْمِ اِذَا هَوَى
وَ بِاِقْتَرَبَتْ لِىَ الْاُمُورُ تَقَرَّبَتْ

Ve bizzâriyâtiz-zerri vennecmi iz hevê
Ve bigterabet liyel umûru tegarrabet

  1. Ve’z-zâriyât-i zerven, Ve’n-necmi izâ hevâ, Veikterabet sûreleriyle bana isler yakınlaştırıldı.

وَ فِي سُوَرِ الْقُرْاٰنِ حِزْبًا وَ اٰيَةً
عَدَدَ مَا قَرَأَ الْقَارِى وَ مَا قَدْ تَنَزَّلَتْ

Ve fî suveril gur’êni hizben ve êyeten
Adede nê garael gâriu vemê gad tenezzelet

  1. Bütün Kurân sûrelerinin içinde hizip ve ayet olarak, okuyanın okuduğu ve manen nâzil olduğu kadar sırlar vardır.

فَاَسْئَلُكَ يَا مَوْلَاىَ بِفَضْلِكَ الَّذِى
عَلَى كُلِّ مَا اَنْزَلْتَ كُتُبًا تَفَضَّلَتْ

Fees elüke yê mevlâye fî fadlikellezî
Alê külli mê enzelte kutben tefeddalet

  1. İşte ey Allah’ım, Senin fazlınla bu şekilde yazdırdığın üstün kitaplar hürmetine Sana yalvarıyorum.

بِاٰهِيًّا شَرَاهِيًّا اَذُونَاىِ صَبْوَةٍ
اَصْبَاءوُثٍ اٰلِ شَدَّاىَ اَقْسَمْتُ بِطَيْطَغَتْ

Biêhiyyen şerâhiyyen ezûnêyi sabvetin
Esbâvusin êli şeddeye egsemtü bitaytağat

  1. (Mealen) Rahman ve Rahim isminin tecellisiyle yeni ve harika olarak Esmâ-i Hüsnâ’na dayanılarak yazılmışlar ve Hakîm ismiyle taksim edilmişler.

بِسِرِّ بُدُوحٍ اَجْهَزَطٍ بَطَدٍ زَهَجٍ
بِوَاحِ الْوَحَا بِالْفَتْحِ وَ النَّصْرِ اَسْرَعَتْ

Bisirrin budûhin echezetin betadin zehecin
Bivêhil vâhâ bil fethi vennasri esraat

  1. Ey Allamü’l-Ğuyub olan Allah’ım Fetih kapılarını ve gayb alemlerinin sırlarını açan Fettah isminin nuruyla ve Sen’in inayetinle fetihler nasip olur..

بِنُورِ فَجَشٍ مَعَ ثَظْخَزٍ يَا سَيِّدِى
وَ بِالْاٰيَةِ الْكُبْرَى اَمِنِّى مِنَ الْفَجَتْ

Binûri feceşin mea set[k]hatin yê seyyidî
Vebil âyetil kübrâ eminnî minel fecet

  1. Kibriya ve Hâkimiyetinin nuruyla ey efendim ve Âyetü’l-Kübra ile beni ani felaketlerden emin kıl!

بِحَقِّ فَقَجٍ مَعَ مَخْمَةٍ يَا اِلٰهَنَا
بِاَسْمَائِكَ الْحُسْنَى اَجِرْنِى مِنَ الشَّتَتْ

Bihaggi fegacin mea me[k]hmetin yê ilêhê
Biesmâikel husnê ecirnî mineş-şetet

  1. Ey İlah’ımız Fettah ve Rezzak isimlerinin hürmetine ve Esma-i Hüsna diye tarif edilen bütün güzel isimlerinin hakkı için beni dağınıklık ve perişaniyetten kurtar.

?

  1. ?

حُرُوفٌ لِبَهْرَامٍ عَلَتْ وَ تَشَامَخَتْ
وَاسْمُ عَصَا مُوسٰى بِهِ الظُّلْمَةُ انْجَلَتْ

Hurûfun libehrâmin alet veteşê me[k]hat
Vesmu asâ Mûsâ bihiz-zulmetuncelet

  1. Bunlar Nûr harfleridir. Yüce ve yüksektirler. Asâ-yi Mûsa ismiyle de karanlık dağıldı.

تَوَسَّلْتُ يَا رَبِّ اِلَيْكَ بِسِرِّهَا
تَوَسُّلَ ذِى ذُلٍّ بِهِ النَّاسُ اهْتَدَتْ

Tevesseltü yâ rabbi ileyke bisirrihê
Tevessüle zî züllin bihinnêsüytedet

  1. Ya Rabbi onun sırrıyla Sana yalvarıyorum. Gayet zillet içindeki birinin yalvarışıyla… Ki; onunla insanlar hidayet buluyor…

حُرُوفٌ بِمَعْنَاهَا لَهَا الْفَضْلُ شُرِّفَتْ
مَدٰى الدَّهْرِ وَ الْاَيَّامِ يَا رَبِّ انْحَنَتْ

Hurûfun bimağnâhê lehel fadlü şurrifet
Mededdehri vel eyyâmi yâ rabbinhanet

  1. Bu manadaki bütün kelimelerin san ve şerefi, üstünlüğü vardır. Günler ve çağlar devam ettikçe; ya Rabbi Sen şefkat et!

دَعَوْتُكَ يَا اَللهُ حَقًّا وَ اِنَّنِى
تَوَسَّلْتُ بِالْاٰيَاتِ جَمْعًا بِمَا حَوَتْ

Deavtüke yâ Allâhu haggan ve innenî
Tevesseltü bil êyêti cem’an bimê havet

  1. Ya Rabbi, gerçekten ben Seni çağırdım; bütün ayetlerle ve ayetlerin içindekileriyle Sana yalvardım!

فَتِلْكَ حُرُوفُ النُّورِ فَاَجْمَعْ خَوَاصَّهَا
وَ حَقِّقْ مَعَانِيهَا بِهَا الْخَيْرُ تُمِّمَتْ

Fetilke hurûfun-nûri fecmağ [k]havâssahê
Ve haggig meânihê bihel [k]hayru tummimet

  1. İşte bütün bunlar nur kelimeleridir, onların özelliklerini topla. Ve manalarını tahkik et; bütün hayır onlarla tamamlanır…

وَ اَحْضِرْنِى عَوْنًا خَدِيمًا مُسَخَّرًا
طُهَيْمَفَيَائِيلُ بِهِ الْكُرْبَةُ انْجَلَتْ

Feehdirnî avnen [k[hâdimen musa[k]h[k]haran
Tuheymefeyâile bihil kurbetüncelet

  1. İşte ya Rabbi, bana musahhar bir yardımcıyı daima hazır et: Allah’ın hadimi; onunla bütün sıkıntılarım gider…

فَسَخِّرْ لِى فِيهَا خَدِيمًا يُطِيعُنِى
بِفَضْلِ حُرُوفِ اُمِّ الْكِتَابِ وَ مَا تَلَتْ

Fese[k]h[k]hirlî fîhê [k]hadîmen yutîunî
Bifadli hurûfi ümmil kitêbi vemê telet

  1. O hadimler içinde bana itaat eden bir hizmetkarı Fatihave peşinde gelen Kurân harfleri hürmetine musahhar kıl.

وَ اَسْئَلُكَ يَا مَوْلَاىَ فِي اسْمِكَ الَّذِى
بِهِ اِذَا دُعِىَ جَمْعُ الْاُمُورِ تَيَسَّرَتْ

Ve es’elüke yê mevlêye fismikellezî
Bihî izê duiye cem’ul umûri tevesserat

  1. İşte ya Rabbi, Senin o İsm-i Azâm’ınla Sana yalvarıyorum ki; onunla dua edildiği zaman bütün isler kolaylaşır.

اِلٰهِى فَارْحَمْ ضَعْفِى وَ اغْفِرْ لِى زَلَّتِى
بِمَا قَدْ دَعَتْكَ الْاَنْبِيَاءُ وَ تَوَسَّلَتْ

İlêhî ferham dağfî veğfirlî zelletî
Bimê gad deatkel enbiyâu ve tevesselet

  1. Ya İlâhî, Sen zayıflığıma acı, zellelerimi bağışla; o dua sayesinde ki, bütün peygamberler onlarla dua etmiş ve yalvarmıştır…

اَ يَا خَالِقِى يَا سَيِّدِى اِقْضِ حَاجَتِى
اِلَيْكَ اُمُورِى يَا اِلٰهِى تَسَلَّمَتْ

Eyê [k]hâligî yê seyyidî igdi hâcetî
İleyke umurî yê ilêhî tesellemet

  1. Ey Hâlikim, ey Efendim, ihtiyacımı kaza et. Ya Rabbi bütün islerim Sana teslimdir…

تَوَسَّلْتُ يَا رَبِّ اِلَيْكَ بِاَحْمَدَا [ص] وَ اَسْمَائِكَ الْحُسْنٰى الَّتِى هِىَ جُمِّعَتْ

Tevesseltü yâ rabbi ileyke biehmedê
Ve esmâikel husnelletî hiye cummiat

  1. Ya Rabbi, Hz. Muhammed’in sana olan yakınlığıyla (velayetiyle) sana yalvarıyorum ve Onda birlesen Esmâ-i Hüsnâ’n ile Sana yalvarıyorum.

فَجُدْ وَ اعْفُ وَ اَصْفَحْ يَا اِلٰهِى بِتَوْبَةٍ
عَلٰى عَبْدِكَ الْمِسْكِينِ مِنْ نَظْرَةٍ عَبَتْ

Fecud vağfu vesfah yê ilêhî bitevbetin
Alê abdikel miskîni min nezratin abet

  1. Sen cömertliğinle, af ve safhınla tövbelerimizi kabul etmekle miskin olan kuluna muamele et; beni kötü bakışlardan koru!

وَ وَفِّقْنِى لِلْخَيْرِ وَ الصِّدْقِ وَ التُّقَى
وَ اَسْكِنَّنِى الْفِرْدَوْسَ مَعَ فِرْقَةٍ عَلَتْ

Veveffignî lil[k]hayri vessıdgi vettugâ
Veeskinniyel firdevse mea firgatin alet

  1. Beni hayra, doğruluğa ve takvaya muvaffak eyle ve yüksek cemaat ile Firdevs Cennetine yerleştir.

وَ كُنْ بِى رَؤُوفًا فِي حَيَاتِى وَ بَعْدَمَا
اَمُوتُ وَ اَلْقٰى ظُلْمَةَ الْقَبْرِ انْجَلَتْ

Vekün bî raûfen fî hayêtî ve bağde mê
Emûtu veelgâ zulmetel gabrincelet

  1. Hayatımda ve öldükten sonra ve kabrin karanlıklarını üstümden atıp, nuru görünce bana şefkatle muamele et.

وَ فِي الْحَشْرِ بَيِّضْ يَا اِلٰهِى صَحِيفَتِى
وَ ثَقِّلْ مَوَازِينِى بِلُطْفِكَ اِنْ خَفَّتْ

Ve filhaşri beyyid yê ilêhî sahîfetî
veseggil mevêzînî bilutfike in [k]haffet

  1. Ve haşirde ya İlâhî amel defterimi beyaz kil; eğer tartılarım hafif gelirse Sen onları ağırlaştır.

وَ جَوِّزْنِى حَدَّ الصِّرَاطِ مُهَرْوِلاً
وَ احْمِنِى مِنْ حَرِّ نَارٍ وَ مَا حَوَتْ

Vecevviznî haddes-sırâtimuhervilen
Vehminî min harri nârin vemê havet

  1. Beni hızla Sırat sınırından geçir. Beni ateşin (Cehennemin) ve içindekilerin sıcaklığından koru!

وَ سَامِحْنِى مِنْ كُلِّ ذَنْبٍ جَنَيْتُهُ
وَ اغْفِرْ خَطِيئَاتِى الْعِظَامَ وَ اِنْ عَلَتْ

Vesêmihnî min külli zenbin ceneytuhû
Vağfir [k]hatîyetiyel izâme ve in alet

  1. Ve işlediğim bütün günahlarda bana müsamaha göster. Çok çok kabarık olsa da benim bütün günahlarımı affet…

فَيَا حَامِلَ الْاِسْمِ الَّذِى جَلَّ قَدْرُهُ
تَوَقّٰى بِهِ كُلَّ الْاُمُورِ تَسَلَّمَتْ

Feyê hâmilel ismillezî celle gadruhû
Teveffê bihî küllel umûri tesellemet

  1. İşte ey şanı yüce İsm-i Azâm’ı taşıyan! Sen tehlikeli bütün durumlardan kurtulacaksın, sonunda selamete ereceksin.

فَقَاتِلْ وَ لَا تَخْشَ وَ حَارِبْ وَ لَا تَخَفْ
وَ دُسْ كُلَّ اَرْضٍ بِالْوُحُوشِ تَعَمَّرَتْ

Fegâtil velê te[k]hşe vehârib ve lê te[k]haf
Vedus külle ardin bilvûhûşi teammerat

  1. Dövüş, çekinme; savaş, korkma; vahşilerle mamur olmuş bütün her yere bas!

وَ اَقْبِلْ وَلَا تَهْرَبْ وَ خَاصِمْ مَنْ تَشَاءُ
وَلَا تَخْشَ بَأْسًا لِلْمُلُوكِ وَلَوْ حَوَتْ

Veegbil velê tehrab ve [k]hâsim men teşêü
Ve lê te[k]hşe be’sen lil mulûki velev havet

  1. Karşıla, kaçma; dilediğin her düşmanla mücadele et; her yeri kuşatmış olsalar da kralların şiddetinden korkma!

فَلَا حَيَّةٌ تَخْشَى وَلَا عَقْرَبٌ تَرَى
وَلَا اَسَدٌ يَأْتِى اِلَيْكَ بِهَمْهَمَتْ

Felê hayyetün te[k]hşê velê agrabun terâ
Velê esedün ye’tî ileyke bihemhemet

  1. Korkacağın bir yılan olmayacak; göreceğin bir akrep olmayacak ve sallanarak sana gelen bir arslan olmayacak!

وَلَا تَخْشَ مِنْ سَيْفٍ وَلَا طَعْنَ خَنْجَرٍ
وَلَا تَخْشَ مِنْ رُمْحٍ وَلَا شَرٍّ اَسْهَمَتْ

Velê te[k]hşe min seyfin velê tağni [k]hancerin
Velê te[k]hşe min rumhin velê şerrin eshemet

  1. Kılıçtan korkma, hançerin darbesinden korkma, mızraklardan korkma ve okların şerrinden de korkma!

جَزَا مَنْ قَرَأَ هذَا شَفَاعَةُ اَحْمَدٍ
وَ يُحْشَرُ فِي الْجَنَّاتِ مَعَ حُورٍ صُفِّفَتْ

Cezâ men garâ hêzê şefêatü Ahmedê
Veyuhşeru il cenneti mea hûrin suffifet

  1. İşte bunu okuyanın mükâfâtı Zât-i Ahmediye’nin şefaatidir. Ve cennetlerde saf olmuş hûrilerle beraber haşrolacaktır.

وَ اعْلَمْ بِاَنَّ الْمُصْطَفٰى خَيْرُ مُرْسَلٍ
وَ اَفْضَلُ خَلْقِ اللهِ مَنْ قَدْ تَفَرَّقَتْ

Vağlem biennel Mustafâ [k]hayru mürselin
Veefdalü [k]halgillêhi men gad teferragat

  1. Ve bil ki, Hz. Muhammed Mustafa peygamberlerin en hayırlısıdır. Ve Allah’ın dağınık (çeşit çeşit) yaratıklarının en üstünüdür.

وَ صَدِّرْ بِهِ مِنْ جَاهِهِ كُلَّ حَاجَةٍ
وَ سَلْهُ لِكَىْ تَنْجُو مِنَ الْجَوْرِ وَ الطَّغَتْ

Vesaddir bihî men câhihî külle hâcetin
Veselhu liken tencuve minel cevri vettağat

  1. Her ihtiyacın anında O’nun (sav) makamını kendine şefaatçi yap; Ondan iste ki zulümden ve azgınlardan kurtulasın…

وَ صَلِّ اِلٰهِى كُلَّ يَوْمٍ وَ سَاعَةٍ
عَلَى الْمُصْطَفٰى الْمُخْتَارِ مَا نَسْمَةٌ سَمَتْ

Ve salli ilêhî külle yevmin vesêatin
Alel Mustafâl mu[k]khtâri mê nesmetün semet

  1. Ya Rabbi, her gün ve her saat, her nesne hareket ettikçe, Sen, seçkin olan Hz. Muhammed Mustafa’ya salât ve rahmet indir.

وَ صَلِّ عَلَى الْمُخْتَارِ وَ الْاٰلِ كُلِّهِمْ
كَعَدِّ نَبَاتِ الْاَرْضِ وَ الرِّيحِ مَا سَرَتْ

Ve salli alel mu[k]htêri vel êli küllihim
Keaddi nebêtil ardi verrîhi mê seret

  1. Sen o Seçkine ve bütün ailesine salât indir; yer bitkileri ve rüzgarın esintileri kadar.

وَ صَلِّ صَلَاةً تَمْلَأُ الْاَرْضَ وَ السَّمَاءَ
كَوَبْلِ غَمَامٍ مَعَ رُعُودٍ تَجَلْجَلَتْ

Ve salli salêten temleul arda vessemêe
Kevebli ğamêmin mea ruûdin tecelcelet

  1. Yeri ve göğü dolduran bir salât ile Ona salavâtindir. Parlayan gök gürlemeleriyle beraber, yağan bulutların yağmuru kadar…

فَيَكْفِيكَ اَنَّ اللهَ صَلّٰى بِنَفْسِهِ
وَاَمْلَاكَهُ صَلَّتْ عَلَيْهِ وَ سَلَّمَتْ

Feyekfîke ennallâhe sallê binefsihî
Veemlêkehû sallet aleyhi vesellemet

  1. Ey Muhammed (A.S.M), bizzat Allah ve meleklerinin sana salât ve selam etmesi Sana yeter.

وَ سَلِّمْ عَلَيْهِ دَائِمًا مُتَوَسِّلاً
مَدٰى الدَّهْرِ وَ الْاَيَّامِ مَا شَمْسٌ اَشْرَقَتْ

Vesellim aleyhi dâimen mutevessilen
Meded-dehri vel eyyâmi mê şemsün eşragat

  1. Sen de daima, yalvararak O’na selam ve barış elini uzat. Güneş doğup günler ve çağlar geçtikçe…

وَ سَلِّمْ عَلَى الْاَطْهَارِ مِنْ اٰلِ هَاشِمٍ
عَدَدَ مَا حَجَّ الْحَجِيجُ وَ سَلَّمَتْ

Vesellim alel ethâri min âli Hâşimin
Adede mê haccel hacîcu vesellemet

  1. Haşim ailesinden temiz olanlara da selam et. Hacıların hac edip verdikleri selam sayısınca…

وَارْضَ يَا اِلٰهِى عَنْ اَبِى بَكْرٍ مَعَ عُمَرَ
وَارْضَ عَلٰى عُثْمَانَ مَعَ حَيْدَرِ الثَّبَتْ

Verda yê ilêhî an Ebî Bekrin mea Umera
Verda alê Usmâna mea Hayderiş-şebet

  1. Ya İlâhî Ömer ile beraber Ebu Bekir’den razı ol; sâbit-kadem olan Haydar ile beraber Osman’dan da razı ol:

كَذَا الْاٰلُ وَالْاَصْحَابُ جَمْعًا جَمِيعُهُمْ
مَعَ الْاَوْلِيَاءِ وَ الصَّالِحِينَ وَمَا حَوَتْ

Kezel âlü vel ashâbu cem’an cemîuhum
Meal evliyêi vessâlihîne vemê havet

  1. Ve böylece bütün Âl ve Ashaptan da razı ol, Evliya, Salihler ve içlerinde barınanlardan da razı ol…

مَقَالُ عَلِىٍّ وَ ابْنِ عَمِّ مُحَمَّدٍ
وَ سِرُّ عُلُومٍ لِلْخَلَائِقِ جُمِّعَتْ

Megâlü aliyyi vebni ammi Muhammedin
Vesirru ulûmin lil [k]halêigi cummiat